Kelime Dizilimi

Kelime tercihi ve bu kelimelerin ne şekilde dizildiği vermek istediğimiz anlamı doğrudan etkilediği için, buna sadece bir üslup sorunuymuş gibi bakmamak gerekir.

Çok basit bir örnekten yola çıkarak “Did he ask me?” soru cümlesine bakalım. Gerçekten de çok basit bir cümle olduğu için üzerinde hiç düşünmeden hemen çevirelim: Beni sordu mu?

Şimdi biraz düşünelim. Yaptığımız bu çok basit cümlenin çok basit çevirisi doğru anlamı veriyor mu? Bunu anlamak için kaynak cümlenin hangi anlamda kullanıldığını doğru anlamamız gerekiyor. Çünkü aynı cümleyi farklı bir şekilde de çevirebilirdik: Beni mi sordu?

Gördüğünüz gibi, aynı cümleyi iki farklı anlama gelebilecek iki farklı şekilde çevirmemiz mümkün. Bu iki farklı çeviriyi “üslup” olarak nitelendiremeyiz. Burada bir üslup sorunu değil, verilmek istenen anlam sorunu var.

“Beni sordu mu?” cümlesinde, bahsi geçen üçüncü tekil şahsın bizi sorup sormadığını bilmiyoruz. Bunu öğrenmek istiyoruz. “Beni mi sordu?” derken üçüncü tekil şahsın bizi sorduğunu biliyoruz; ama sadece teyit etmeye çalışıyoruz. İngilizcede her iki anlamın da aynı kelime dizilimiyle veriliyor olması –ki orada farkı belirleyen tonlamadır- Türkçede de karşılık gelen bir tek cümle olması gerektiği anlamına gelmez.

Yorumlar